5 Kasım 2025 Çarşamba 22:14:09


DEM PARTİDEN TÜRK TARİHİNE HAKARET

DEM PARTİDEN TÜRK TARİHİNE HAKARET

Türk milletine, tarihine saldırılar DEM'lenerek devam ediyor...

Teröristbaşı, PKK, DEM'in devletimizi soykırım ve katliamlarla suçlamaları elbette hak ettiği cevabı cevabı almıştır, alacaklardır.

Dün 18 Haziran'da TBMM'de yine sözde Ermeni soykırım iftirası atılmış, Mustafa Kemal Atatürk’ün şehadet haberi geldiğinde gözyaşlarına hâkim olamayıp “Vatan büyük bir evladını, inkılap büyük bir teşkilatçısını kaybetti.” dediği Talat Paşaya katil denmiş, tarihimize hakaret edilmiştir.

Soykırım uydurma bir yalan ve şehit Talat Paşaya katil demek emperyalizmin izdüşümleridir. Emperyalizmin uydurduğu yalanlarla kendilerine gelecek arayanlar hüsrana uğrayacaktır.

Bu konuda TBMM'de tartışmalar yaşanmıştır.

18 Haziran 2025 tarihli TBMM Genel Kurulu oturumunda uygulamaların, TBMM İçtüzüğü hükümleri bakımından değerlendirmesini sizlerle paylaşmak istedim.

Dün yaşananlar TBMM tutanaklarında şöyle yer alıyor:

"GEORGE ASLAN (Mardin)(DEM) - "Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben maddenin içeriğiyle ilgili konuşmayacağım çünkü o maddenin kaderini konuşmamla değiştirmeyeceğime inanıyorum.

... Biz 1915 döneminde Hristiyan halklara yönelik yaşanan soykırıma yönelik samimi bir yüzleşme beklerken; aksine, faillerin isimleri kamusal alanlara, sokaklara, parklara, okullara verilmekte ve anıtları dikilmektedir.

Son olarak, geçtiğimiz günlerde Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş tarafından Altındağ ilçesinde Talat Paşa için bir anıt yapıldı..... Bir halk için bazı kişiler kahraman olabilir, çok değerli olabilir ama başka halklar için bu insanlar kahraman değil, birer katildir. Dolayısıyla, Talat Paşa da bizim için öyledir çünkü yüz binlerce insanın ölümünden sorumludur.

1915'te yaşanan soykırımdan sorumlu kişiler için değil kurbanlar için anıt dikilmelidir; faillerin teşhir edilmesi, lanetlenmesi gerekir, toplumsal barış açısından bu hayatidir. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş o anıtı yıkmalı ve halklardan özür dilemelidir. Bunu yapmazsa, ulusal ve uluslararası platformlarda katillere anıtlar yapan kişi olarak teşhir edeceğiz."

ŞENOL SUNAT (Manisa)(İYİ Parti) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; maalesef görüyoruz ki bu kürsüye çıkan bazı partilerin mensupları tarihi saptırarak ve yüce Türk milletine iftira atarak ve burada hainleri kutsayarak konuşma yapmamalıdır. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar) O yüzden, buraya çıkan, benden önce şu kürsüye çıkıp konuşma yapan kişiyi lanetliyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

GEORGE ASLAN (Mardin) - "Ben de seni lanetliyorum."

....

ŞENOL SUNAT-Ama şunu bilin ki: Türk milleti olarak ne Talat Paşa'ya yapılan ne sözde "Ermeni soykırımı" denilen ve yabancı kaynakların, emperyal güçlerin sizlerin beyinlerine soktukları bu iftiraları Türk milleti asla kabul edemez, edemez.

SEZAİ TEMELLİ (Muş)(DEM) - Ne biçim konuşuyorsunuz!

SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Sayın Başkan, lütfen müdahale edelim, hakaret edemez!

BAŞKAN - Sayın Temelli, söz vereceğim, bir saniye ama bir bitirsin.

SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Böyle bir üslup yok!

BAŞKAN - Tamam, yok ama ben gereğini yapacağım, size de söz vereceğim.

SEZAİ TEMELLİ (Muş) - E, lütfen yapın gereğini!

BAŞKAN - E, ne yapayım, yakasına mı yapışayım; bitirsin size söz vereceğim.

SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Böyle olur mu, böyle bir yöntem var mı!

...

ŞENOL SUNAT (Devamla) - "Siz bizim kutsallarımıza buraya çıkıp hakaret edemezsiniz!"

(Mikrofon Başkan tarafından kapatıldı)

...

BAŞKAN -Ama bir saniye...

Bakın, Sayın Sunat "lanetliyoruz" kelimesi çok ağır bir kelime, böyle bir kelime kullanamazsınız.

KÂTİP ÜYE YASİN ÖZTÜRK (Denizli) - Sayın Başkanım, Talat Paşa'yı lanetlediler burada, olmaz öyle!"

Şüphesiz bu suçlamalar karşısında tepki koymak Türk milletini temsil eden her milletvekilinin görevidir. Bu görevi yerine getirenlere selam olsun. Ancak TBMM'yi yöneten Başkan vekilinin bu ifadeler karşısında hukuki sorumluluğu da bulunmaktadır. İç Tüzük çerçevesinde değerlendirelim:

1⃣DEM’li Milletvekili George Aslan, konu üzerine konuşmayacağını belirterek konuşmasını bir soykırım yalanı çerçevesinde yapmıştır.

Manisa Milletvekili Şenol Sunat bu konuşmaya cevap verirken Meclisi yöneten Başkan uyarı yapmadan, doğrudan mikrofonu kapatarak sözünü kesmiştir.

TBMM İç tüzüğü şunu ifade ediyor:

Başkanın Söz Kesmesi

Md. 66-"Kürsüdeki üyenin sözü ancak Başkan tarafından, kendisini İçtüzüğe uymaya ve konudan ayrılmamaya davet etmek için kesilebilir. İki defa yapılan davete rağmen konuya gelmeyen milletvekilinin aynı birleşimde o konu hakkında konuşmaktan menedilmesi, Başkan tarafından Genel Kurula teklif olunabilir."

Değerlendirme:

Başkan, DEM'li vekili İç Tüzüğe uymaya davet etmek için sözünü kesmeliydi. İki davet yapması, ardından ısrar sürerse Genel Kurul’a men cezası teklif etmesi gerekirdi.

Başkan burada İç Tüzük gereği görevini yapmazken DEM'lilerin gereğini yap talepleri karşısında sözünün bitmesini dahi beklemeden Sayın Sunat'ın mikrofonunun gerekçesiz ve uyarısız kapatarak yetkisini aşmıştır. Çifte standart uygulamıştır.

2⃣Manisa Milletvekili sözde Ermeni Soykırımı yalanı altında tarihimize ve geçmişimize hakarete cevap verirken sürekli DEM'li vekiller tarafından sözü kesilmiştir. Hatta Başkan, sözünü bitirsin, size de söz vereceğim demesine rağmen DEM'li vekillerin müdahalelerinin devamı üzerine Sayın Sunat'ın sözü bitmeden mikrofonunu resen kapatmıştır.

TBMM İç Tüzüğü şöyle diyor:

Görüşmelerde genel düzen:

Madde 65 – Genel Kurulda söz kesmek, şahsiyatla uğraşmak ve çalışma düzenini bozucu hareketlerde bulunmak yasaktır.

Değerlendirme:

Meclisi yöneten Başkan İç Tüzük 65'inci maddeye göre yasak olan sürekli kürsüde konuşmayı kesen müdahaleleri yapan DEM'lileri uyarmamış kürsüyü korumamıştır. Aksine bu söz kesme müdahalelerine meşruiyet kazandırmış fiilen hatibin sözünü kesmiştir. Fiili müdahalelere karşı hukuku korumamıştır.

3⃣DEM'li vekilin "soykırım suçlaması" yapmış, bakanlık, sadrazamlık görevi yapan ve bir Ermeni katil tarafından suikastla şehit edilen Talat Paşayı, katlini de kutsarcasına "lanetlenmesi" gereken "katil" olarak nitelemiştir.

TBMM İç Tüzüğü şöyle diyor:

Meclisten geçici çıkarma:

Madde 161 – Meclisten geçici olarak çıkarma cezası aşağıdaki hallerde verilir:...

3. Görüşmeler sırasında ....Türk Milletinin tarihine ve ortak geçmişine, ...hakaret etmek ve sövmek,

Değerlendirme:

DEM'li vekilin bu ifadeleri Türk Milletinin tarihine ve ortak geçmişine sövgüdür. Bu ifadelerin karşılığı disiplin cezasını gerektirir. TBMM'yi yöneten Başkan bu hükmü de uygulamamıştır.

4⃣DEM'li vekil soykırım suçlamış ve Talat Paşaya "lanet" okumuş, katil demiş, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanını katillere anıt yapan kişi olarak ifade ederek kaba ve yaralayıcı sözler kullanmıştır.

TBMM İç Tüzüğü şunu ifade ediyor:

Konuşma üslubu:

Madde 67-"Genel Kurulda kaba ve yaralayıcı sözler söyleyen kimseyi Başkan derhal, temiz bir dille konuşmaya, buna rağmen temiz bir dil kullanmamakta ısrar ederse kürsüden ayrılmaya davet eder. Başkan, gerekli görürse, o kimseyi o birleşimde salondan çıkartabilir."

Değerlendirme:

Başkan, bırakınız bu sözleri tarihimize ve ortak geçmişimize hakaret olarak değerlendirmeyi, kaba ve yaralayıcı dahi görmeyerek hiçbir uyarı yapmamış bu hükmü de uygulamamıştır.

5⃣TBMM'yi yöneten Başkan, Manisa Milletvekiline "Sayın Sunat, "lanetliyoruz" kelimesi çok ağır bir kelime, böyle bir kelime kullanamazsınız." demiştir.

Meclisi yöneten başkan Sayın Sunat'ın "lanet" kelimesine tepki koyarken DEM'li vekilin Talat Paşa'nın "lanetlenmesi" gerekir demesine, yine DEM'li vekilin Sayın Sunat'a cevaben "Ben de seni lanetliyorum" ifadesine karşı sessiz kalmıştır.

TBMM'yi yöneten başkan çifte standart uygulamıştır.

6⃣Başkanın Sayın Sunat'a "lanet" ağır bir kelime kullanamazsınız derken Meclis Katibinin "Sayın Başkanım, Talat Paşa'yı lanetlediler burada, olmaz öyle!" sözleri ve sonrasında yaşananlarla ilgili Başkan katip üyeye kınama cezası verilmesini teklif etmiştir:

BAŞKAN - Denizli Milletvekili Yasin Öztürk'ün önceki oturumda yaptığı eylemleri İç Tüzük'ün 160'ıncı maddesinin birinci fıkrasının 3 numaralı bendinde yer alan kaba ve yaralayıcı sözler sarf etmek ve hareketler yapmak kapsamında olup kınama cezasını gerektirmektedir.

Yasin Öztürk hakkında İç Tüzük'ün 160'ıncı maddesi uyarınca kınama cezası teklif ediyorum.

Sonuçta kınama cezası kabul edilmiştir.

Meclisi yöneten Başkan soykırım suçlamalarını ve Talat Paşaya katil denmesini tarihimize ve ortak geçmişimize hakaret ve sövmek olarak görmediği gibi 160'ıncı maddeye göre bu ifadeleri kaba ve yaralayıcı olarak da değerlendirmemiş Katip üyeye "kaba ve yaralayıcı sözler sarf etmek" kapsamında ceza verilmesini talep edebilmiştir.

Ne yazık ki Ermeni Soykırımı yalanı ve Talat Paşaya katil ifadeleri yerine bunlara karşı duran ifadeler TBMM İç Tüzük hükümlerine aykırı bir uygulamanın konusu olmuştur.

Kıssadan hisse...

Hukukun üstünlüğü ve hukuk devleti tartışmalarının yapıldığı bir iklimde acaba TBMM kendi iç hukukuna sahip çıkabiliyor mu?

Değer çatışmalarının yaşandığı süreçte danışıklı ilişkilerin ne kadar tehlikeli olduğu ve gaflete yol açtığı görülüyor mu?

DEM'i azıya getiren sürecin nereye varacağı belli değil mi?

Kaynak: Oktay Vural vekilin Face sayfasından alınmıştır.

img

MURAT GÜLŞAN

Araştırmacı yazar

Yorumlar