FATMA ALİYE TOPUZ (50 TL DEKİ RESİM)
Cebinizdeki 50’TL’nin yüzüne hiç baktınız mı? İlk kadın roman yazarı Fatma Aliye Topuz, yardımseverliği ile de Osmanlı’nın son dönemlerinde kadınları örgütleyerek birçok başarılı hizmetler yapmıştır. 50 Türk Lirasının arkasındaki kişi Fatma Aliye Hanımdır. Gerçek adı Fatma Aliye Topuz olan Fatma Aliye Hanım, Türk edebiyatının ilk kadın romancısı olarak tanınır. Ref’et (1898), Udi (1899), Enin (1910), Muhadarat (1892), Hayal ve Hakikat (1892) adında 5 romanı bulunmaktadır. İşte bizde teşekkür ve vefa duygusu ile onun mezarını ziyaret ettik. Detaylar şu şekilde:
OKUMA AZMİ İLE DOLU BİR ÖMÜR SÜRDÜ
Türk edebiyatının ilk kadın romancısı olarak kabul edilen Fatma Aliye, 9 Ekim 1962 yılında İstanbul’da doğdu. Hukukçu ve tarihçi Ahmed Cevdet Paşa ile Adviye Hanım’ın kızıdır. Fatma Aliye, çok yönlü ve kültürlü bir babanın yanında yetişmiş ve çok erken yaşlarda Ahmet Mithat Efendi’nin desteğiyle edebiyat hayatına girmiştir. Çocukluk yıllarında birçok insan hafızasında iz bıraktı. 3 yaşındayken babası Ahmet Cevdet Paşa’nın Halep Valiliği’ne tayin olması üzerine ailesiyle 1865-1866 yılları arasında bu Osmanlı şehrine gitti. Halep’te geçen 3 yılın ardından Fatma Aliye 1868’de 5 yaşındayken ailesiyle İstanbul’a döndü. Okumaya meraklıydı. Halep’e birlikte gittikleri, konağın hocası Lofçalı Hacı İbrahim Şevki Efendi, Fatma Aliye’nin ilk öğretmeni oldu. Fatma Aliye çok hızlı bir şekilde okuma yazma öğrenip çevresindeki herkesi şaşırtmıştı. Yine öğretmeninin öncülüğünde Fatma Aliye o yıllarda Fransızca da öğrenmeye başladı. Kendisine dört işlemi bile Fransızca olarak öğreten Lofçalı Hacı İbrahim Şevki Efendi’den imlâ dersleri de aldı. Kendisine özel bir eğitim verilmese de ağabeyi Ali Sedat Bey’in evde özel hocalardan aldığı dersleri dinlemesi sayesinde kendini geliştirdi. Abisi için hazırlanan laboratuvarda bir yandan kimya derslerini deneyip deneyler yapıyordu.
DİL ÖĞRENMEYE MERAKLIYDI
Evde özel dersler vasıtası ile Fransızca ve Arapça derslerinin yanı sıra matematik, edebiyat, tarih, hukuk, Arap tarihi ve felsefesi dersleri almıştır. Fatma Aliye 11 yaşında Ahmet Mithat’ın eserlerini okuyarak onu tek taraflı olarak tanıdı. Bu tanışma, yazarın ağabeyi Ali Sedâd Bey’in kendisine vermiş olduğu kitaplar içinde yer alan Letâif-i Rivâyât adlı eser vasıtasıyla gerçekleşmişti. 15-16 yaşlarında Fatma Aliye’nin düşüncelerini etkileyen önemli bir kaynak da Ahmet Mithat’ın 1873-1876 yılları arasında çıkardığı popüler kültür dergisi Kırk Anbar’da yayımladığı makalelerdi. Fatma Aliye, bu makalelere olan ilgisi nedeniyle bir süre sonra Ahmet Mithat Efendi ile mektuplaşmaya başladı. Bu sayede ilk yazılı dersleri aldı. Son hocası da manevi babam dediği Ahmet Mithat Efendi oldu. Fransızca bilgisini geliştirebilmesi için Corneille, Racine, Boieldieu, Fenelon, Feuillet ve Dumas gibi ustaları okumasını tavsiye eden Ahmet Mithat, genç kızın önünde yeni ufuklar açtı. 11 Haziran 1875’te babasının Eğitim Bakanlığı’na tayin edilmesi üzerine İstanbul’a döndü. Fatma Aliye’nin, uzun bir müddet Fransızca’dan eser tercümeleri üzerinde durması Matmazel Alfa sayesindeydi. Bir yandan Fransızca’sını ilerletirken, diğer yandan da Matmazel Alfa ile tarih, edebiyat, matematik, felsefe ve ahlâk hakkında konuşmalar yapıyordu. Felsefeye de merak sarmıştı. Artık okumalarını zevk için değil, araştırmak ve öğrenmek için yapıyordu. Fatma Aliye 1878 yılında 16 yaşına geldiğinde babasının Suriye Valiliği’ne tayini sebebiyle yine kesintiye uğradı.
TERCÜMANLIK DA YAPTI
Fatma Aliye, hiç istemediği hâlde Beyrut ve Şam seyahatine gitmek mecburiyetinde kaldı. Şam’da kaldığı süre zarfında Osmanlı haremlerini görmek isteyen Amerikalı ve İngiliz seyyahların eşlerine refakat ederek tercümanlık yapmasıydı. Tercümanlık yaptığı seyyahlardan biri ressam olduğundan ilk defa bir ressam kadınla tanışmış ve onun çalışma şartlarını yakından takip edebilmişti. 1878 yılında İstanbul’a dönmüştür. 1879 yılında Kolağası Faik Bey ile evlenmiş ve Topuz soyadını almıştır. Eşi, Sultan İkinci Abdülhamid’in yaverlerinden olan ünlü kumandan Gazi Osman Paşa’nın yeğeniydi.

İLK CEVİRİSİNİ YAPIYOR
1877–1878 Osmanlı Rus Harbi’nde Plevne savunmasında görev yapmıştı. Ancak karı-koca arasındaki bilgi seviyesinin denk olmayışı Fatma Aliye’nin hayallerini yıkmıştı. Çalışma ve öğrenme arzusu kocası tarafından engelleniyordu. Evliliğinin ilk on yılında eşinden habersiz kitap okuyan Fatma Aliye, eşinin tutumunun değişmesinin ardından tercümelere başlamış 1889 yılında ilk çeviri denemesi olan George Ohnet’in Volonte adlı romanını Meram adı ile tercüme etmiş ve kendi ismi ile yayımlamadığı bu çeviriyi “Bir Hanım” imzası ile yayımlamıştır. Bu imza, Ahmet Mithat Efendi tarafından Tercüman-ı Hakikat gazetesinde övülmüş ve yazın hayatında etkisi ifadelendirilmiştir. Ahmet Mithat Efendi’nin Fatma Aliye’nin biyografisini kaleme aldığı “Fatma Aliye Bir Osmanlı Kadın Yazarın Doğuşu” adlı eserde yazarın hayatını anlatan ilk monografiyi onun için yazdı. Fatma Aliye, ilk çevirisinden sonraki çevirilerinde “Mütercime-i Meram” takma adını kullanmıştır. Jön Türkler’e duyduğu sempatiyi dile getiren Fatma Aliye’ye, padişahla başının belaya girebileceği gerekçesiyle siyasetten uzak durmasını salık verdi. Ailesinin padişaha bağlı olduğunu Fatma Aliye’ye sürekli hatırlatıyor. 1891 yılında Ahmet Mithat Efendi ile birlikte Hayal ve Hakikat adlı romanı yazmıştır. Bu romandan sonra ikili uzun süre mektuplaşmış ve bu mektuplar Tercuman-ı Hakikat Gazetesinde yayımlanmıştır. Fatma Aliye’nin kendi adı ile yayımladığı ilk romanı ise Muhadarat adını taşımaktadır. Muhadarât romanını yayımlamasıyla durumun tam olarak farkına vardı. O yıllardan itibaren Ahmet Cevdet Paşa kızıyla bilimsel görüş alışverişinde bulunmaya, onunla felsefe, edebiyat, tarih ve hukuk tartışmaya başladı. İşte bu ortamda Fatma Aliye, Dürus-ı Aliye (Yüksek Öğretim) adlı kitabını 1891’de kaleme aldı. 1896-1897 yıllarında hazırlayıp yayımladığı Ref’et adlı romanı yazmıştır.

HANIMLARIN DA STK’LARDA YER ALMASINA ÖNCÜLÜK EDİYOR
İlk resmi kadın derneklerinden biri olan Fatma Aliye’nin 1897 Türk-Yunan Savaşı’nda şehitlerin ailelerine ve gazilere yardım amacıyla kurduğu Nisvan-ı Osmaniye İmdat Cemiyeti, bu alandaki ilk derneklerden biriydi. Fatma Aliye Hanım, Hilal-i Ahmer Cemiyeti’nin ilk kadın üyesidir ve dernekte katibe olarak görev yapıyordu. Yazar Nisvan-ı İslam adlı eserini Avrupa’daki kadınlara İslamı anlatmak üzere kaleme almış ve bu kitap İngilizce, Fransızca ve Arapçaya çevrilmiştir. 29 Aralık 1908 yılında, askerlere hizmet amacıyla Cemiyet-i İmdâdiye’yi kurdu ve bağış topladı. Fatma Aliye, yardım faaliyetleri dolayısıyla İkinci Abdülhamid tarafından “ikinci rütbeden şefkat nişanı” ile ödüllendirildi.
ROMANLARINDA KADIN VE TOPLUMUN BAKIŞINI ÖNE ÇIKARDI
1899’da yayımlanan Udi adlı romanda ise Halep’te yaşamına tanık olduğu bir kadın udiyi anlatmaktadır. Levayih-i Hayat’ta toplum ve aile gibi konuları işlemiştir. 1910 yılında Enin romanı yayınlanmıştır. Kadın konusu sadece roman kahramanları olarak kalmamış bunun yanı sıra Kadınlara Mahsus Gazete’de kadın sorunlarına ilişkin makaleler yazmıştır. Bu gazetede başyazarlık yaptı. “Bas Bleu’lardan İbret Alalım” başlıklı ilk yazısında, Avrupa’daki eğitimli kadınları simgeleyen “mavi çoraplılar” hareketini övüyor, örnek gösteriyordu. 14 Mayıs 1914’te Servet-i Fünun mecmuasında Hilal-i Ahmer’in Birinci Dünya Savaşı’nda cephede savaşan askerlere ve ailelerine yaptığı çalışmaları ve askerler üzerindeki manevi tesirini gösteren “Hilal” başlıklı makaleyi kaleme aldı. Trablusgarp ve Balkan Savaşı şehitlerinin aileleri ve gazilerine yardım toplanması çalışmalarına da katıldı. Gösterdiği başarı nedeniyle Hilâl-i Ahmer Cemiyeti 1915 yılında ona bir madalya verdi. Fatma Aliye’nin asıl tarih eseri ise 1915’te yayımlanan Tarih-i Osmaniye’nin Bir Devre-i Mühimmesi: Kosova Zaferi ve Ankara Hezimeti idi. Tarihin tarafsız dille yazılması gerektiğini savunmuştur.
Eracim-i Ahval-i Felsefe’de filazofların yaşamını, Tedkik-i Ecsam’da madde konusunu ele almıştır. Namdaran-ı Zenan-ı İslamiyan’da ünlü İslam kadınlarının yaşam anlatılarını, İstilay-ı İslam’da ise İslamın yayılma nedenlerini kaleme almıştır.
TÜM SERVETİNİ KIZINI BULMAK İÇİN HARCADI
Fatma Aliye’nin en küçük kızı İsmet, Notre Dame de Sion’da okurken “hürriyete kaçıyorum” diyerek 1926’da aniden Türkiye’yi terk etti. Fatma Aliye, babasından kalan tüm serveti kızının bulunması için tuttuğu dedektiflere harcadı. Ölene dek umutsuzca kızını arayacaktı. Bu arada büyük kızı Hatice bir kaza sonucu balkondan düşüp yaralanmış ve bunalıma girerek akıl sağlığını yitirmişti, son 2 yıldır sağlığının iyice bozulmasıyla hemen hiç yazmamıştı. Ulus ötesi ölçekte bir etkiye sahip yazar Chicago World’s Colombian Exposition Woman’s Library, The Woman’s Library of the Worlds Fair Kataloğunda yer almaktadır ve eserleri burada sergilenmektedir.
İSMİ YAŞATILIYOR
Fatma Aliye Hanım’ın adı İstanbul Beyoğlu’nda ve Ankara Çankaya’da birer sokağa verilmiştir. İlk Osmanlı kadın feministlerden Emine Semiyye’nin ablası ve tiyatro ve sinema oyuncusu Suna Selen’in anneannesi olan Fatma Aliye, Ahmet Cevdet Paşanın bir tarih yazması gerektiğini söylemesi üzerine. 1895’te ölen babasının bu isteğini bir vasiyet kabul eden Fatma Aliye, 1913-1914 yılında son yapıtı olan, Ahmet Cevdet Paşa ve Zamanı adını verdiği biyografinin ilk cildini yazdı. 13 Temmuz 1936 tarihinde, 74 yaşında hayata gözlerini yumdu. Feriköy Mezarlığı’nda toprağa verilen Fatma Aliye, 21 Haziran 1934’de Soyadı Kanunu’nun çıkmasının ardından Topuz soyadını almıştı. Ölümünden sonra adı Beyoğlu ve Çankaya’da birer sokağa verildi. 2009 yılında dolaşıma giren 50 TL’lik banknotların arka yüzünden Fatma Aliye’nin resmi vardır.

KİTAPLARINI TAKSİM KÜTÜPHANESİNE BAĞIŞLADI
Büyük devlet adamı, tarihçi ve hukukçu Cevdet Paşanın yazma eserleri, kütüphaneye kızı Fatma Aliye Hanımın terekesinden ulaştı. 53 adet olan kitapların çoğu Cevdet Paşanın yayınlanmış eserlerinin müsveddeleridir; dolayısıyla kendi el yazısı iledir. Elyazması Kur’an’lar ayrı bir koleksiyon halinde kaydedilmiştir. Kütüphanenin ilk kuruluşundan beri bağış yoluyla kazanılan ve aralarında hat, tezhip ve cilt sanatının güzel örnekleri bulunan bu Kur’ân-ı Kerimler, iyi şartlarda ve güvenli bir ortamda özenle korunmaktadır .Diğer bir yazma eser koleksiyonu, “Fatma Aliye Hanım Evrakı” olmuştur.
KAYNAKÇA
FAHRİ SARRAFOĞLU


Yorumlar
Yorum Yaz