
GEYİKLİ BABA TÜRBESİ BURSA
GEYİKLİ BABA (BURSA)
Lapa lapa kar yağıyordu Bursadan otelden yola çıktım İnegöl yolu üzerinde Baba sultan köyündeydi türbe mesafe olarak 30 km gittim. Sabah erken saatlerinde kimsecikler yoktu Türbe içinde tek başına duamı yaparken hüngür hüngür bir ağlama geldi ağladım içim açıldı. Yemin ederim ki sanki biri yanımdaydı. Camide şükür namazını kıldım sobası gümbür gümbür yanan köy kahvehanesine girdim içerde 2 kişi çay içiyordu. Bende iki bardak çay içtim hesabı sorduğumda kahveci senin paran ödendi Baba sultan Geyikli baba ödedi dedi ücret almadı benden. Allah razı olsun. Böyle bir anım var geyikli Baba türbesiyle.
Bursa'nın fethi sırasında bir geyiğe binerek elinde altmış okkalık bir kılıç olduğu halde en ön saflarda çarpıştı. Kalenin fethinde birçok kerâmeti görüldü. Bu yüzden ona Geyikli Baba ismi verildi. Fetihten sonra Keşiş (Ulu) Dağı'na yerleşti. Kendi hâlinde yaşadığı dergâhında gelenlere İslâm dînini öğretirdi.Orhan Gâzî, Bursa'nın fethinde yardıma gelen evliyânın gönlünü almak, onların bereketli duâlarına kavuşmak için bir imâret yaptırdı. Onları Bursa'ya dâvet etti. Bu arada Bursa'nın fethinden sonra bir daha görmediği Geyikli Baba'nın da gelmesini istedi ve;
-"Eğer gelmezse, ben varıp elini öpeyim." dedi. Geyikli Baba'yı arayıp buldular. Sultân'ın sözünü arz ettiler ve Bursa'ya dâvet ettiler. Geyikli Baba bu dâvete rızâ göstermedi.
-"Sakın Orhan da gelmesin. Dervişler gönül ehli olurlar, gözetirler. Öyle bir vakitte varırlar ki, vardıkları zamanda ettikleri duânın kabûl olmasını arzu ederler." buyurdu.
-"Bâri Orhan Gâzî'ye duâ et." dediklerinde;
-"Biz onu hâtırımızdan çıkarmıyoruz. Her zaman devletine duâ ile meşgûlüz. Onun İslâmiyet'e hizmeti sebebiyle, sevgi ve muhabbeti kalbimizde taht kurmuştur." diye haber gönderdi. Aradan zaman geçti. Geyikli Baba, dergâhının yanından bir ağaç dalı keserek omuzuna alıp yola revân oldu. Doğru Bursa Hisarı'na vardı. Pâdişâh sarayına girip, avlu kapısının iç tarafına, getirdiği dalı dikmeye başladı. Sultan Orhan Gâzî'ye haber verdiler.
-"Bir derviş gelmiş, saray avlusuna ağaç diker." dediler. Sultan çıkıp hâli gördü. Bu dervişin Geyikli Baba olduğunu bildi. Geyikli Baba, ağacı dikince doğruldu ve Orhan Gâzî'ye;
-"Bu hatıramız burada kaldığı müddetçe, dervişlerin duâsı senin ve neslinin üzerindedir. Senin neslin ve devletin bu ağaç gibi kök salacak, dalları çok uzaklara ulaşacak, evlatların dîn-i İslâm'a çok hizmet edecekler." deyip; "Kökü sâbit, dalları ise göktedir." meâlindeki, İbrâhim sûresi 24'üncü Âyet-i Kerîmesi'ni okudu. Az sonra da geldiği gibi gitti. Diktiği ağaç ulu bir çınar oldu. O ağacın bugün Bursa'da Hazret-i Üftâde'ye giden Kavaklı Cadde'deki çınar ağacı olduğu söylenmektedir.
Yorumlar
Yorum Yaz