5 Kasım 2025 Çarşamba 22:32:12


TÜRK BEKLENENDİR

Bismillah.

Bir zamanlar, bizim dedelerimiz Dünya’nın en büyük ve en adil devletini kurmuşlar. Bu devletin adı Devleti Aliyye idi. Osmanlı İmparatorluğu da denir.

Türklerin kurdukları bu devletin diğer büyük devletlerden bir farkı varmış. Diğer büyük devletler gittikleri yerlerde insanlara kötü davranırlarmış. Ama Türkler gittikleri her yeni yerde yoksullara, çocuklara, yaşlılara yardım eder, okul açar, hastane açarmış. Herkese adil ve iyi davranırlarmış. Bu yüzden yoksul ülkelerin insanları, keşke Türkler gelip bizi yönetseler dermiş. Osmanlı çok çok uzun yıllar boyunca Dünya’nın en büyük devleti olarak kalmış.

Türkler öyle güzel yönetmişler ki gittikleri yerleri. Bugün bile, Osmanlı’nın eskiden yönettiği ülkelerde bazı insanlar evlerine Ay Yıldızlı bayrağımızı asarlar.

Osmanlı’nın eskiden yönettiği ülkelerden birinde savaş çıkar. Türk askeri Mehmetçik, yardım etmeye gider. İhtiyacı olan insanlara yemek ve ilaç götürür. Oranın insanları derler ki, “şu uzak dağdaki evde de bir teyze yaşar tek başına, onun da ihtiyacı vardır”. Dünya’nın en merhametli askeri Mehmetçik durur mu? Hemen araç hazırlanır, teyzeye gidilir. Teyze kapısını açıp karşısında Ay Yıldızlı bayrağı görünce gözleri dolar. “Biz onlarca yıldır sizi bekliyoruz evladım. Nerede kaldınız?” der.
Adaletiyle, merhametiyle, sevgisiyle, “Türk, beklenendir”.

Bundan 100 yıl önce, Dünya’nın büyük ülkeleri birleşip Osmanlı’yı yıktılar. Ama bu onların suçu değil, bizim hatamızdı. Teknolojide, bilimde geri kaldığımız için; kendi aramızda kavga ettiğimiz için güçsüz düştük. Elimizde küçük ama güzel bir ülke kaldı. Şimdi bizim yapmamız gerek, herkesten çok çalışıp, ne iş yapıyorsak onu en güzel şekilde yapıp tekrar güçlü hale gelmek.

İşin uçak yapmaksa, en iyi uçakları yapmak için gece gündüz çalışacaksın. İşin öğretmenlikse, çocukları en iyi şekilde yetiştirmek için çalışacaksın. İşin kalem üretmekse, Dünya’nın en iyi kalemini üretmeye çalışacaksın. İşin öğrencilikse, derslerine en iyi şekilde çalışacaksın. Diyecekler ki, Türkiye ne yaparsa çok iyi yapar. Ülkeni sever, ülken için çok çalışırsan, bütün Dünya da sana saygı duyar.

Osmanlı’yı 700 yıl önce kuran Osman Gazi’ye, öğretmeni Şeyh Edebali de öylesine güzel öğütler vermiş ki, o kadar büyük bir devlet kurabilmiş.

Bak ne diyor Şeyh Edebali:

Ey Oğul!

Beysin! Bundan sonra öfke bize; uysallık sana…
Güceniklik bize; gönül almak sana..
Suçlamak bize; katlanmak sana..
Acizlik bize, yanılgı bize; hoş görmek sana..
Geçimsizlikler, çatışmalar, uyumsuzluklar, anlaşmazlıklar bize; adalet sana..
Kötü göz, şom ağız, haksız yorum bize; bağışlama sana…
Bundan sonra bölmek bize; bütünlemek sana..
Üşengeçlik bize; uyarmak, gayretlendirmek, şekillendirmek sana..

Ey Oğul!

Yükün ağır, işin çetin, gücün kıla bağlı, Allah Teala yardımcın olsun.
Beyliğini mübarek kılsın.
Hak yoluna yararlı etsin.
Işığını parıldatsın.
Uzaklara iletsin.
Sana yükünü taşıyacak güç, ayağını sürçtürmeyecek akıl ve kalp versin.
Sen ve arkadaşlarınız kılıçla, bizim gibi dervişler de
düşünce, fikir ve dualarla bize va’dedilenin önünü açmalıyız.
Tıkanıklığı temizlemeliyiz.

Oğul!

Güçlü, kuvvetli, akıllı ve kelamlısın.
Ama bunları nerede ve nasıl kullanacağını bilmezsen sabah rüzgarlarında savrulur gidersin..
Öfken ve nefsin bir olup aklını mağlup eder.
Bunun için daima sabırlı, sebatkar ve iradene sahip olasın!..
Sabır çok önemlidir.
Bir bey sabretmesini bilmelidir.
Vaktinden önce çiçek açmaz.
Ham armut yenmez; yense bile bağrında kalır.
Bilgisiz kılıç da tıpkı ham armut gibidir.
Milletin, kendi irfanın içinde yaşasın.
Ona sırt çevirme.
Her zaman duy varlığını.
Toplumu yöneten de, diri tutan da bu irfandır.
İnsanlar vardır, şafak vaktinde doğar, akşam ezanında ölürler.
Dünya, senin gözlerinin gördüğü gibi büyük değildir.
Bütün fethedilmemiş gizlilikler, bilinmeyenler,
ancak senin fazilet ve adaletinle gün ışığına çıkacaktır.
Ananı ve atanı say!
Bil ki bereket, büyüklerle beraberdir.
Bu dünyada inancını kaybedersen, yeşilken çorak olur, çöllere dönersin.
Açık sözlü ol!
Her sözü üstüne alma!
Gördün, söyleme; bildin deme!
Sevildiğin yere sık gidip gelme; muhabbet ve itibarın zedelenir…
Şu üç kişiye;
yani cahiller arasındaki alime,
zengin iken fakir düşene
ve hatırlı iken, itibarını kaybedene acı!
Unutma ki, yüksekte yer tutanlar, aşağıdakiler kadar emniyette değildir.

Haklı olduğun mücadeleden korkma!
Bilesin ki atın iyisine doru, yiğidin iyisine deli derler.
En büyük zafer nefsini tanımaktır.
Düşman, insanın kendisidir.
Dost ise, nefsi tanıyanın kendisidir.
Ülke, idare edenin, oğulları ve kardeşleriyle bölüştüğü ortak malı değildir.
Ülke sadece idare edene aittir.
Ölünce, yerine kim geçerse, ülkenin idaresi onun olur.
Vaktiyle yanılan atalarımız,
sağlıklarında devletlerini oğulları ve kardeşleri arasında bölüştüler.
Bunun içindir ki, yaşayamadılar..
İnsan bir kere oturdu mu, yerinden kolay kolay kalkmaz.
Kişi kıpırdamayınca uyuşur.
Uyuşunca laflamaya başlar.
Laf dedikoduya dönüşür.
Dedikodu başlayınca da gayri iflah etmez.
Dost, düşman olur; düşman, canavar kesilir!..
Kişinin gücü, günün birinde tükenir, ama bilgi yaşar.
Bilginin ışığı, kapalı gözlerden bile içeri sızar, aydınlığa kavuşturur.
Hayvan ölür, semeri kalır; insan ölür eseri kalır.
Gidenin değil, bırakmayanın ardından ağlamalı…
Bırakanın da bıraktığı yerden devam etmeli.
Savaşı sevmem.
Kan akıtmaktan hoşlanmam.
Yine de, bilirim ki, kılıç kalkıp inmelidir.
Fakat bu kalkıp-iniş yaşatmak için olmalıdır.
Hele kişinin kişiye kılıç indirmesi bir cinayettir.
Bey memleketten öte değildir.
Bir savaş, yalnızca bey için yapılmaz.
Durmaya, dinlenmeye hakkımız yok.
Çünkü, zaman yok, süre az!..
Yalnızlık korkanadır.
Toprağın ekim zamanını bilen çiftçi, başkasına danışmaz.
Yalnız başına kalsa da! Yeter ki, toprağın tavda olduğunu bilebilsin.
Sevgi davanın esası olmalıdır.
Sevmek ise, sessizliktedir.
Bağırarak sevilmez.
Görünerek de sevilmez!..
Geçmişini bilmeyen, geleceğini de bilemez.
Osman! Geçmişini iyi bil ki, geleceğe sağlam basasın.

Nereden geldiğini unutma ki, nereye gideceğini unutmayasın…

Dr.Tunç Taşbaş, 2023

Yorumlar